İzostasi grekçe "izos" eşit, "statis" stabilite, kararlılık
kelimelerinin birleşmesi ile oluşur. Farklı yoğunluk ve kalınlıktaki
büyük yerkabuğu parçaları kıvamlı bir sıvı olan mantonun üzerinde yüzer
durumdadır. Bu yerkabuğu parçaları, yoğunlukları ve özellikle
kalınlıkları oranında mantoya az veya çok gömülmek sureti ile bir denge
halinde bulunurlar. Bu dengeye izostatik denge, bu olaya ise izostasi
denir. Yani izostatik dengede meydana gelen değişiklikler karaların
alçalması veya yükselmesi şeklinde ortaya çıkar. Daha açık bir ifade ile
izostasi epirojeneze sebep olur.
Örneğin okyanusların tabanını
teşkil eden kabuk parçaları daha yoğun olmasına rağmen ince
olduklarından mantoya daha az, buna karşılık az yoğun olmalarına rağmen
kalınlıkları fazla olan kıtalar mantoya daha fazla gömülmüşlerdir ve
aralarında bir denge mevcuttur.
İzostatik denge yeryüzünden 40–50
km. gibi belirli bir derinlikte gerçekleşir. Dengenin gerçekleştiği bu
derinliğe izostatik denge yüzeyi denir.
İzostatik dengenin bozulması
aşınma ve birikme olaylarına bağlı olduğu gibi geniş ve kalın buzul
örtülerinin (inlandsislerin)oluşumu ve ortadan kalkmasına bağlıdır.
Aşınma
sahaları devamlı olarak kütle kaybına uğradıkları için zamanla hafifler
ve yükselirler. Buna karşılık birikme sahaları biriken maddelerin
ağırlığı altında torbalaşarak alçalırlar.
Geniş ve kalın buzul
örtüleriyle kaplı sahalar alçalma sahalarıdır. Buzulların erimesiyle
üzerlerindeki yüz kalkacağından aynı sahalar yükselmeye başlarlar.
Yükselme çok yavaştır. İskandinavya ve labrador gibi eski buzul
sahalarının bugün, epirojenik hareketlere maruz kalarak tedrici bir
şekilde yükselmekte oluşları bu görüşü destekler.
Kaynak : "jeomorfolojinin ana çizgileri 1", prof. dr. yıldız hoşgören *
0 yorum:
Yorum Gönder